Bahriye Üçok'un Suikasti'nin 29. Yılı

Bahriye Üçok'un Suikasti'nin 29. Yılı

 

 

Siyasetçi-Yazar Fatma Ulubey, Doç. Dr. Bahriye Üçok'un, bombalı suikast sonucunda öldürülüşünün 29. yılında anma mesajı yayımladı.

Ulubey mesajında, Doç. Dr. Bahriye Üçok'u, 6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bombalı paketin elinde patlaması sonucu kaybettiklerini belirterek, "Sn. Bahriye Üçok ve daha nice aydınlar, yobazların bombalarına, kör kurşunlarına kurban gittiler. Işıklar içinde uyusunlar. Aydınlanma yolunda yaktığınız bu meşale asla sönmeyecek."dedi.

-AYDINLANMA YOLUNDA HAYATINI KAYBETTİLER!

6 Ekim 1990 günü evine gönderilen bir paketle hayata veda ettiğini anımsatan Ulubey, şunları ifade etti:

"İlahiyat Fakültesinde cübbe giyen ilk kadın akademisyen.Türk aydınlanmasının öncülerindeydi. Atatürk devrimlerinin İslam'la çelişmediği ispatına bir ömür adadı. Aydınlanma yolunda hayatını hiçe sayarak, yobazlar tarafından evine gönderilen bir bombayla imha edildi. Fakat düşünceleri asla yok edilmeyecek olan Doç. Dr. Sn. Bahriye Üçok ve daha niceleri. Bahriye Üçok derslerinde ve yazılarında İslam dininin hurafelerden, yalanlardan, tarikatlardan kurtulmasını savunur; bunun için uğraşır, bu yolda kitaplar yazardı. Yurt içinde, yurt dışında seminerlere katılırdı. İyi bir araştırmacı, iyi bir bilim insanıydı."

-"ÜÇOK'UN BİR KEZ DAHA HAKLI OLDUĞU GÖRÜLDÜ"

Fatma Ulubey, Doç. Dr. Sn. Bahriye Üçok'un bugün bir kez daha ne kadar haklı olduğu görüldüğünü belirterek, "Cemaatlerin, tarikatların ülkeyi içten içe nasıl sarmaladığı ve getirdiği nokta ortadadır. Ve bu tehlike halen devam ediyor. O' nun bu yazdıkları, söyledikleri din tüccarlarının işine gelmezdi ve kendisi bu nedenle dinci ve bölücü örgütlerin hedefi olmuştu. Tehditler alıyordu. O bu tehditlere aldırmadan ülkesinin aydınlanma yolunda uğraş vermeye devam ediyordu."dedi. 

Elfin Tataroğlu'nun 'Aydınlanma Yolunda Bir Ömür Bahriye' isimli kitabından alıntı yapan Ulubey, şöyle devam etti:

"Sağ ve sol görüşlü öğrenciler arasındaki sokak çatışmalarında nice genç hayatını kaybediyor. Kimileri hakkında açılan davalarda yargılanıyor, kimileri hapis yatıyor, kimileri ise eğitimlerini yarıda bırakmak zorunda kalıyor Ya da okuldan atılıyorlardı. Akademisyenler ise bu gelişmeler karşısında çaresizlik içindeydiler. Bahriye ile Ankara Hukuk Fakültesinde hoca olan eşi Coşkun mücadelenin tam ortamındaydılar. Ama Bahriye bir çözüm bulma konusunda çok telaşlı ve istekliydi, eşine sürekli yakınıyordu; 'bir çare bulmalıyız Coşkun, bunlar bizim çocuklarımız gibiler. Ama bize düşman gözüyle bakıyorlar. Radyo'dan sürekli çağrıda bulunuyorum, sokaklar çözüm değil, okula gelmemek boykot çözüm değil diyorum. Ama ne çare! Sonra kendime kızıyorum; koskoca hükümet, partililer sakinleştirememiş gençleri...Ben mi başaracağım?! Bu eli kolu bağlılık öldürecek beni."

-DOÇ.DR.BAHRİYE ÜÇOK

1971 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörü olarak Meclis'e girmişti.1984 yılında da Milletvekili olmuştu.

Muammer Aksoy, Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı... Hepsinin de ortak özellikleri Atatürk Cumhuriyeti'nin yılmaz savunucuları , gericiliğe karşı laiklik ilkesinin savunucuları olmasıydı.

 










Bu yazı toplam 559 defa okunmuştur