BirleÅŸmiÅŸ Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün kurulduÄŸu 16 Ekim, her yıl Dünya Gıda Günü olarak kutlanıyor” diyen Bayraktar, açıklamasını şöyle sürdürdü:
“Dünya gıda günü dünya çapında açlıkla mücadele konusunda farkındalık yaratmak, herkes için gıda güvenliÄŸini ve saÄŸlıklı beslenmeyi teÅŸvik etmeyi amaçlıyor. Dünya Gıda Günü bu yıl ‘Su Hayattır, Su Gıda Demektir’ teması ile kutlanıyor. Tüm canlılar için yaÅŸam kaynağı olan su, gıdanın da olmazsa olmaz hammaddesidir. Susuz bir gıda üretimi düşünülemez. Ä°nsan gıdasını ve hayvan besinini saÄŸlayacak bitkisel üretim için su elzemdir.”
“Açlıkla mücadele devam ediyor”
“SaÄŸlıklı, sürdürülebilir ve ulaşılabilir gıda insanlığın en temel ve karşılanması gereken ihtiyacıdır. Ancak günümüz dünyasında açlıkla mücadelemiz devam ediyor. FAO verilerine göre 2022 yılında 783 milyon insan yetersiz besleniyor ve açlık yaşıyor. 2022 yılında Asya ve Latin Amerika'da, açlığın azaltılmasına yönelik gayretlerde ilerleme saÄŸlanmasına karşın Batı Asya, Karayipler ve Afrika'nın tüm alt bölgelerinde açlığın artmaya devam ettiÄŸi görülüyor. Dünyada yetersiz beslenen insanların en yüksek olduÄŸu bölge Afrika'dır. Ãœstelik 2030 yılına geldiÄŸimizde yaklaşık 600 milyon insanın hala yetersiz besleneceÄŸi tahmin ediliyor. Açlık çeken, yetersiz beslenen insan sayısı ne yazık ki azalmıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları arasında yer alan ‘2030 yılına kadar açlığın sona erdirilmesi’ hedefine ulaÅŸmak bu gidiÅŸatla mümkün görünmüyor. Açlıkla savaşımız devam ederken, bir tarafta da küreselleÅŸme, kentleÅŸme, kentlerdeki tempolu yaÅŸam tarzı saÄŸlıksız beslenmeye neden oluyor, aşırı ve dengesiz gıda tüketimiyle birlikte de obezite oranı da artıyor. Açlığı yok edemediÄŸimiz gerçeÄŸinin yanı sıra bir tarafta da gıda kayıpları ve gıda israfıyla karşı karşıyayız. Dünya çapında tüketicilere sunulan tüm gıdanın yüzde 17’si yaklaşık 1 milyar ton gıda çöpe atılıyor. Çöpe atılan gıda aynı zamanda su kaynaklarının da kaybıdır.”
“Dünya gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaÅŸların içinde bizzat yaÅŸayarak öğrendi”
“Dünya gıda günü etkinlikleri, gıdanın önemi konusunda farkındalık oluÅŸturmaya çalışırken, son yıllarda salgın, iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, ekonomik kriz ve savaÅŸlar, gıda üzerinde daha çok etki yarattı. Gıda daha bir stratejik öneme binerken gıdaya eriÅŸim zorlaÅŸtı. Dünya gıdada farkındalığı salgın, kriz ve savaÅŸların içinde bizzat yaÅŸayarak öğrendi. Parası olduÄŸu halde gıdaya ulaÅŸamayanlar olduÄŸu gibi, pahalıktan gıdaya ulaÅŸamayanlar da oldu. Tarımını iyi yöneten ülkeler bu süreçten en az zararla çıktı.
Dünyada açlığı bitirme planları süreci uzadı. Çünkü gıda milliyetçiliği ortaya çıktı. Ülkeler gıda stoklamaya başladı. Bu nedenle gıda fiyatlarının daha fazla artması riski gündemden düşmüyor. Önümüzdeki süreç tarım sektörü ve gıda fiyatları açısından önemini koruyacaktır. Gerekli tedbirleri acilen alarak, bu riskleri ülke olarak yönetmek zorundayız. Bunu başaramazsak, üreticimiz de tüketicimiz de bu zor günleri aşamayacaktır.
Ãœrün maliyetlerindeki artışlar gıda fiyatlarını yükseltiyor. Girdiler pahalı olduÄŸu süreçte gıda fiyatlarındaki artışı durduramayız. Tarımsal üretimin sürdürülebilirliÄŸi ve gıda fiyatlarının istikrara kavuÅŸması, üreticinin üretim maliyetinin üzerinde gelir kazanmasıyla olur. Biz bunu saÄŸlamalıyız. Girdilerin üreticilerimize makul fiyatlardan temin edilmesi tüketiciye yansıyarak gıda fiyatlarının azaltılmasında önemli bir rol oynayacaktır.”
“Temiz su insan saÄŸlığı ve gıda üretimi için yeterince saÄŸlanmalıdır”
“Hızlı nüfus artışı, kentleÅŸme, ekonomik kalkınma ve iklim deÄŸiÅŸikliÄŸi, dünyanın su kaynaklarını baskı altına sokuyor. Tüm doÄŸal kaynaklar gibi tatlı su da sonsuz deÄŸildir. Ä°nsanların beslenebilmesi için yeterli ve güvenilir gıda üretiminin yanı sıra sulama suyuna ve temiz suya olan ihtiyaçta artıyor.
Güvenli içme suyu ve insan saÄŸlığını garanti altına alacak hijyen ve gıda güvenliÄŸi standartlarının saÄŸlanması için kirlenmemiÅŸ tatlı su kaynaklarına ihtiyaç vardır. Tarımsal ve evsel su talebinin artmasının yanında geliÅŸen sanayi sektöründe de su talebinin artması su kullanımında sektörler arasında rekabete yol açıyor. Günümüzde 2,4 milyar insan su sıkıntısı çeken ülkelerde yaşıyor. Ayrıca küresel nüfusun yaklaşık yüzde 10'u da yüksek ve kritik su sıkıntısı çeken ülkelerde bulunuyor. Ãœlkemizde kiÅŸi başına düşen yıllık su miktarı 2000 yılında 1652 metreküp iken, 2022 yılında ise 1322 metreküpe düştü. Mevcut durumda ülkemiz yıllık kiÅŸi başına düşen 1322 metreküp ile su stresi yaÅŸayan ülkeler arasında yer alıyor ve hızla su fakiri ülke konumuna ilerlediÄŸimiz görünüyor.”
“Gıda için su olmazsa olmazdır”
“Dünyada 171 milyon hektar sulanan tarım arazisi bulunuyor. Tatlı suyun yüzde 71,64’ü tarım, yüzde 15,08’i sanayi ve yüzde 13,28’i içme suyu olarak kullanılıyor. Ãœlkemizde ise 112 milyar metreküp olan su potansiyelimizin 57 milyar metreküpünü kullanıyoruz. Bu miktarın yüzde 77’si yani 44 milyar metreküpü tarımsal sulamada ve geri kalan 13 milyar metreküpü ise içme, kullanma ve sanayi suyu olarak deÄŸerlendiriliyor.
Tarımda kullanılan suyun diğer sektörlere göre yüksek olması sadece ülkemize özgü bir husus değildir, birçok ülkede benzer durumlar söz konusudur. Tarıma yönelik küresel su talebinin 2050 yılına kadar yüzde 35 oranında artması bekleniyor. Sınırlı su kaynaklarının tüm sektörlerde çevreyle uyumlu bir şekilde etkin kullanılması gerekiyor.
Ülkemizde yenilikçi teknolojilerin benimsenmesi, mevcut sulama altyapısının rehabilitasyonu ve modernizasyonu da dahil olmak üzere su verimliliğini artıran teşvik edici uygulamalara öncelik verilmelidir. Ülkemizde ekonomik olarak sulanabilir alan 8,5 milyon hektar olup, 6,96 milyon hektar alan sulamaya açıldı. Sulamaya açılan alanda artış olmakla birlikte 1,54 milyon hektar alanda sulama altyapısı tamamlanmadı. Ekonomik nedenler, su kaynağı ve tesis yetersizliği, topoğrafya yetersizliği, arazinin parçalı olması gibi nedenlerden dolayı tarım alanları yeterince sulanamıyor. Ancak sulama alt yapısı tamamlanmamış tarım arazilerinin suya kavuşturulması gıda güvenliğimiz için oldukça önemlidir.
Ãœlkemizin gıda güvencesinin saÄŸlanması, toplumun, gençlerimizin ve çocuklarımızın saÄŸlıklı ve kaliteli beslenmesi, tarımımızın uluslararası alanda rekabet edebilecek doÄŸrultuda sürdürülebilir bir ÅŸekilde geliÅŸebilmesine baÄŸlıdır. Tarım sektörü olmadan sofralarımızda üç öğün tükettiÄŸimiz gıdayı üretemeyiz. Bu nedenle, ülkeyi yönetenlerin tarım sektörüne daima pozitif ayrımcılıkla bakması ve imkânların bu ÅŸartlarda sunulması gerekiyor. Tarım sektörünün sorunları çözülmeli, gerekli yatırımlar yapılmalı ve desteklenmelidir.”