Kadını Öldürmek..! / Köşe Yazısı -
Kadın, anneydi, eşti, bacıydı, bazen baş tacıydı, bazen ötekileşmiş, bazen de cariye veya köleydi. Kimine göre erkeğin kaburga kemiğinden yaratılmıştı, kimine göre erkeğe eşti, kimine göre eşit kimine göre iki kadın bir erkeğe eşdeğerdi...
En nihayetinde kadın yaradılışı neticesiyle erkekten güçsüz ve korunmaya daha ihtiyaçlıydı. İlkel zamanlarda bu daha belirginken modern toplumda olağanca izole edilmiş olsa da güç dengesinden kaynaklı bir çok olumsuzlukların önüne geçilememiştir.
Çağımızda özelikle batı toplumlarının ipini çektiği kadın hakları, kadın özgürlüğü ve fırsat eşitliği gözetimi son yıllarda ülkemizde de kendine yer edinmeye çalışmaktadır. Batı medeniyetinde bu durum kadınlar için ortaya feminist gibi aşırıklar doğururken erkekler için de kadınsız yaşam felsefesi doğurmuştur.
Son demlerde çok aşinalaştık artık erkeğin evden uzaklaştırılmasına veya kadının erkek arkadaşı, kocası daha da ötesi abisi, kardeşi, babasına "bana dokunma, karışamazsın bana" gibi kişilikler ve tavırlara. Batı medeniyetinde olduğu gibi ülkemizde de kadını korumaya yönelik bir çok adım atıldı, yasalar geliştirildi, hükümlülükler getirildi. Tüm bu çabalar ortaya konduktan sonra görüyoruz ki kadın cinayetlerinde, taciz ve tecavüzde, boşanmada büyük bir artış var. Halbuki tam aksinin olması gerekmez miydi?
İşte asıl mesele de bu sorunun cevabındadır. Evet önlemler alınıyorsa kadın açısından refahın ve kaliteli bir yaşamın yükselmesi gerekiyordu lakin maalesef tam tersi oluyor. Bunu idrak etmek çok ta zor olmasa gerek. Kadın için çıkarılan yasalara bakın, önlemlere bakın uygulamalara bakın hepsi tamamen özde bir şeye hizmet etmektedir. KADINI YALNIZLAŞTIRMAK. Evet evet acı gerçek maalesef ki bu. Vitrinde kadın korunuyor ama özde kadın yalnızlaştırılıyor.
Kadınların yalnızlaştırılma projesi, diğer pek çok ülkeden sonra, ne yazık ki ülkemizde etkisini hızla göstermeye başladı.
Artık çevremizde erkek kardeşine, babasına, eşine veya erkek arkadaşına yani kendisini koruyacak insanlara canı sıkıldığında bile “Karışma bana! Seni içeri attırırım diyen niceler... Burada şuna dikkat etmekte yarar var.
Bakara suresinin 204 ve 205. Ayettinde yüce Allah“ İnsanlardan öylesi vardır ki dünya hayatı konusundaki sözleri senin hoşuna gider; o, hasımların en yamanı olduğu halde kalbinde olana Allah’ı şahit de tutar.Hâkimiyeti aldığında ise ülkede bozgunculuk çıkarıp ürünleri ve nesilleri yok etmeye çalışır. Allah bozgunculuğu sevmez.” buyurmaktadır. Burada nesli yok etmek ve yapılış tarzı anlatılmaktadır. İşte bu tam olarak günümüzde nesli bitirmek amacına sahip olan projeler; kadına “aşırı özgürlük, koruma ve üstün haklar” veriyormuş gibi görünen ama aslında kadını tüm erkeklerden izole eden bir öz gerçekliğe sahiptir.
Ardı ardına aile, yuva, birlik ve beraberliğin çöküşünü getiren yasalar, erkeklerin kadınlardan kaçmalarına, uzaklaşmalarına, korkmalarına ve maalesef eşcinsel yaklaşımların artmasına neden oluyor. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu yasalara tepki haline girip kadınlardan kendini soyutlayan bir topluluk doğmaya başladı bile. Örneğin “Men Going Their Own Way” yani;
“Erkekler kendi yoluna gidiyor" gibi ayrılıkçı ve bir o kadar da tehlikeli hareketler başlamıştır. Ve burada
İnsanlar bunu “kadın hakları, eşitlik, kadını koruma” zannetse de, aslında Allah’ın bizzat koruma görevi yüklediği erkekleri, “kadınların etrafından savuşturma” projesidir.
Yalnızlaştırma, birbirinden uzaklaştırma ve nesli yok etme projesidir.
Kadını yok etmek, kadını öldürmek aynı zamanda nesli yok etmektir, insanlığı öldürmektir. O halde şunu net bir şekilde söyleyebiliriz.
KADINI ÖLDÜRMEK İNSANI ÖLDÜRMEKTİR.