Bahçeli: Demirtaş'a selam göndermek PKK'yı selamlamaktır

Bahçeli açıklamasında Ä°srail’in Filistin’e karşı haksız saldırıları ve CHP kurultayında Selahattin DemirtaÅŸ’a selam gönderilmesini eleÅŸtirdi. “Ä°srail terörüne karşı Türkiye'nin duruÅŸu saÄŸlamdır. MHP, Sayın CumhurbaÅŸkanımızın alacağı her karar ve politikanın sonuna kadar yanındadır.", “Teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuÅŸ demektir. DemirtaÅŸ'a selam göndermek PKK'yı selamlamaktır. Biz Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini inÅŸa peÅŸindeyiz. Küçülmüş siyasetçilerin zillet projelerine Türkiye'yi asla teslim etmeyeceÄŸiz. Ä°kiyüzlü bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. CHP yönetimine hakim olan siyasi akıl hacizlidir. CHP yönetimine diyorum ki; Selahattin DemirtaÅŸ teröristtir. Ayrık otudur. Osman Kavala Sorosçudur, casustur ve cezasını çekecektir.” Ä°fadelerini kullandı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli TBMM Grup Toplantısındaki konuşmasından öne çıkanlar:
"Daha Huzurlu ve Güvenli Bir Türkiye Önceciliğimiz"
"Siyasette, uçta yatıp ortada duranlar, suyu kesik değirmen gibi boşa dönüp duranlar, samimiyet iddiasında bulunamazlar. Siyaset; soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, rüyasında sinek avına çıkanların, yalanı kana kana içip de bir damla hakikati yudumlamaktan mahrum olanların harcı olamaz.
Türk siyasetinin yeni bir kalkınma hamlesine, muhtevalı bir toparlanmaya ihtiyacı vardır. Bunu da MHP ve Cumhur İttifakı gerçekleştirmeye muktedirdir. Günübirlik siyaset yapmıyoruz. Her rüzgara yelken açmıyoruz. Her söylenene kulak kabartmıyoruz.
Daha huzurlu ve güvenli bir Türkiye önceliÄŸimiz. BildiÄŸiniz üzere Orhun Kitabeleri baÅŸtan aÅŸağıya milli ÅŸuur ve cihan hakimiyeti ülküsüyle dolu olup bu kapsamda emsali olmayan bir millet eseridir. MHP hiçbir zaman dar görüşlü, kısa menzilli, küçük hedefli olmamıştır. Orhun Kitabeleri bu deÄŸerlendirmenin taÅŸlara kazanmış bildirisidir. Tarihimizin kilitli sandıkları açıldıkça içinden göz kamaÅŸtıran hazinelerin nasıl çıktığını bilen biliyor, gören görüyor.”
"Millet Biziz, Biz Milletiz Dedik"
“MHP ve Cumhur Ä°ttifakı parlak bir geçmiÅŸi onurlu bir gelecekle buluÅŸturmanın amacıyla yeni yüzyıla hazırlanıyor. Bu amaçla siyasi çalışmalarımız devam etmektedir. Stratejik hedeflerimizi isabetle belirledik. Muhalefet partilerinden bir adım önde olmamızın sırrı buradadır. Hiçbir zaman gönül kenarına kuyu kazmadık, öteden beri siyasetin doÄŸruluÄŸu kadar zamanın da doÄŸru olması gerektiÄŸini düşündük. Ä°lkelerimizden ödün vermedik. Ä°rademizden ÅŸaÅŸmadık. Ãœlke ve ülkü sevdamızı asla bahis konusu yapmadık, pazarlık malzemesi görecek kadar ufalmadık.
Eski ile yenin arasında sıkışıp kalmadık. Milletimizle iç içe olduk. Aynı hizada durduk. Millet biziz, biz milletiz dedik. Biz bakacak yüze basmayız, bastığımız yüze de asla bakmayız. Terazisi çamurdan olanların dirhemi kumdandır. İnancı sahte olanların iradesi kumandalıdır.
"DemirtaÅŸ'a Selam Göndermek PKK’yı Selamlamaktır"
Teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuş demektir. Demirtaş'a selam göndermek PKK'yı selamlamaktır. Biz Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini inşa peşindeyiz. Küçülmüş siyasetçilerin zillet projelerine Türkiye'yi asla teslim etmeyeceğiz. İkiyüzlü bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. CHP yönetimine hakim olan siyasi akıl hacizlidir. CHP yönetimine diyorum ki; Selahattin Demirtaş teröristtir. Ayrık otudur. Osman Kavala Sorosçudur, casustur ve cezasını çekecektir.
“Ä°srail'in Gazze'ye Yönelik Saldırıları”
Daha fazla kan dökülmemelidir. Daha fazla çocuk hayattan koparılmamalıdır. Dışişleri Bakanı'nın ABD Dışişleri Bakanı'na İsrail zulmünü bir kez daha ifade etmesi bize göre çok değerlidir. Filistinlileri Mısır çölüne sürmek için zemin oluşturan cani zihniyetin insan ve inanç haklarını ihlal etmesi hesabı sorulması geren bu suçtur. Bu suçun bedeli ise inşallah bu dünyada ödetilecektir.

MHP Lideri Bahçeli'nin grup toplantısında gerçekleitirdiği konuşması şu şekilde:
Değerli Milletvekili Arkadaşlarım,
Muhterem Misafirler,
Basınımızın Değerli Temsilcileri,
Haftalık olağan Meclis Grup Toplantımız münasebetiyle hepinizi saygı ve sevgilerimle selamlıyorum.
Nerede yaşarsa yaşasın, ister yurt içinde, ister yurt dışında; bugünkü toplantımızı takip eden tüm vatandaşlarımıza, gönül ve kültür coğrafyalarımızda hayat mücadelesi veren tüm kardeşlerimize en kalbi selamlarımı gönderiyor, şükranlarımı sunuyorum.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi, 4.Dönem Mebus Seçimlerini müteakiben 12 Ocak 1920 Pazartesi günü çalışmalarına başlamıştı.
Ä°ttihat ve Terakki’nin Balıkesir Mebusu olan alim, fazıl, edip, mütefekkir ve muhterem bir zat olan Abdülaziz Mecdi Tolun Efendi 8 yıl aradan sonra tekrar Meclis sıralarına dönmüş, Ä°kinci Reis VekilliÄŸi görevini üstlenmiÅŸti.
O günlerde Meclis’te cesameti artan bir siyasi münakaÅŸa esnasında, bir mebus kendisine hitaben haddi ve hududu aÅŸan bir üslupla şöyle seslenir.
“Hoca bu siyaset iÅŸidir. Buna senin aklın yetmez!”
Bu manasız ve yersiz tariz dolu sözlere karşı Abdülaziz Mecdi Tolun Efendi’nin cevabı hazırdır:
“O senin siyaset dediÄŸini ben Mısır’da bir hamaldan öğrendim.”
Muhyiddin Ä°bn Arabî’ye de atfedilen bu hadisenin iç yüzü ÅŸu ÅŸekilde cereyan etmiÅŸti:
Abdülaziz Mecdi Tolun Efendi 1912’den 1918’e kadar ikamet ettiÄŸi Mısır’da zahire ticareti yaparken, bir gün iÅŸyerinde hamallar un taşıyormuÅŸ.
Hamalın birisi, taşıdığı çuvalı birdenbire hızla yere atınca, çuval patlayıp içindeki un yere dökülmüş.
Hamalların başında bulunan ve bu vaziyeti gören kolbaşı çuvalı siyaseten; yani kırmadan, dökmeden, patlamadan indirmesini söylerken, tam aksi bir durumla karşılaşmış.
Mecdi Efendi bu tablodan bir ibret ve siyaset dersi çıkararak kendi kendine şu yorumu yapmış:
“Un çuvalını patlatmadan yere bırakmak meÄŸer bir siyaset iÅŸiymiÅŸ. Ben, bunu bilmediÄŸim için, ÅŸimdiye kadar pek çok un çuvalını patlattım ve sonunda gurbete düştüm.”
Çuvalın patlaması taşıyanın tecrübe hanesine yazılan nakıs bir fiil olsa da arka planında tedbirsizlik, dikkatsizlik, ihtiyatsızlık, ilgisizlik, iştahsızlık ve hatta samimiyetten mazur bir hal özetinin varlığı açık ve ortadadır.
Siyaset yalnızca un çuvalını patlamaktan titizlikle sakınmak değil, aynı zamanda hem çuvalı imal edecek kabiliyet hem de içine koyulacak unu üretecek kararlılıktır. Bizim siyasetten anladığımız da budur.
Uçta yatıp ortada duranlar, tarlası sırtında gezip hilenin harmanını yapanlar, suyu kesik değirmen gibi boşa dönüp duranlar elbette ne siyaset ne de samimiyet iddiasında bulunabilirler. Siyaset, soğuk tandırdan sıcak ekmek alma hesabı yapanların, rüyasında sinek avına çıkanların, şapkayı ayağına çarığı başına giyenlerin, yalanı kana kana içip de bir damla hakikati yudumlamaktan mahrumiyet çekenlerin harcı olamaz.
Kabuk bağlamış yaraları deşerek siyaset yapılamaz.
Toplumsal yapıyı önce ideolojik mahallelere ayırıp sonra da iki ayrı yakayı birleştirmek amacıyla köprü kurmaya çalışmanın adı da siyaset olamaz.
Türk siyasetinin bir ahlak reformuna, yeni bir kalkınma hamlesine, istikametini milletimizin hedef ve özlemlerinden alan muhtevalı bir toparlanmaya ihtiyacı vardır.
Bunu da Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı gerçekleştirmeye muktedirdir.
Türk milletinin ruhundaki mukadderat ve mukavemeti mayalandıran tarih ve kültür mirasıyla istikbal ve istiklalini muhafaza eden irade ve itibar zenginliği siyasetimizin mihveridir.
Bu mihvere dayanarak önümüze çıkan veya çıkartılan müşkülatları birer birer aşıyor, değişim ve gelişim dinamiklerini kaynağımızla eklemleyerek dengeli ve dirayetli şekilde ilerleme kaydediyoruz.
Günübirlik siyaset yapmıyoruz. Güdümlü siyaseti tanımıyoruz. Kuru gürültüden ibaret bir siyaseti takmıyoruz. Her rüzgâra yelken açmıyoruz. Her söylenene kulak kabartmıyoruz. Kof söyleyene, boş söyleyene, çok söyleyene aldırmıyoruz.
Merhum vatan ÅŸairimiz Akif’in Nevruz’a isimli ÅŸiirinde haykırdığı gibiyiz:
İhtiyar amcanı dinler misin oğlum Nevruz?
Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işte gerek.
Lafı bol, karnı geniş soyları taklit etme,
Sözü sağlam, özü sağlam adam ol, ırkına çek.
Esaret ile özgürlük arasında mekik dokuyan çürüklerin kime çektiği, kime özendiği, kimlerle özdeşleştiği bellidir, belgelidir, bilinmektedir. Ama bizim de hangi muhteşem köke çektiğimiz, nereden doğup nasıl doğrulduğumuz bariz ve billur bir gerçektir. Gönül verdik ülkemize; gönül kazanmak, gönüller almak istiyoruz. Biliyoruz ki, gökten düşenin parçası bulunur da, gönülden düşenin bulunmaz, bulunamaz. Bugün hepimizin öncelikli görevi dünyada yaşanan gelişmeleri kavramak ve insanlığın ortak geleceğine ilişkin yapıcı, iyi niyetli, adil, sorumlu ve sağduyulu teklifler getirmektir. Daha huzurlu, daha güvenli, daha gelişmiş, daha mamur, daha müreffeh bir Türkiye önceliğimiz, böylesi bir dünya da tasavvur ve tahayyülümüzdür.
Bildiğiniz üzere, Orhun Kitabeleri baştan ayağa milli şuur, demokratik ruh, insanlık duygusu ve cihan hâkimiyeti ülküsü ile dolu olup bu kapsamda emsali olmayan bir millet eseridir.
Türk milleti ve onun sinesinden bir hilal gibi parlayıp çıkan Milliyetçi Hareket Partisi, hiçbir zaman dar görüşlü, kısa menzilli, basit hevesli, küçük hedefli olmamıştır. Fikri ve siyasi mücadelemizin tarih ve kültür çatısı olan Orhun Kitabeleri bu değerlendirmemin taşlara kazınmış beyanı ve bildirisidir. Devleti ve töreyi müdafaa etmek, milleti ve vatanı her şeyin fevkinde tutmak bize ecdat yadigârıdır. Nitekim 6.yüzyılda dikilen Yenisey Kitabelerinde Türk milletinin zaman ve mekana sığmayan siyaset felsefesinin hüküm cümleleri yazılıdır. Tarihimizin kilitli sandıkları açıldıkça içinden göz kamaştıran hazinelerin nasıl çıktığını, milli geleceğimize nasıl ışıklar saldığını bilen biliyor, gören görüyor, bundan feyiz alanlar da ona buna el açıp aman dilenmiyor.
Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur Ä°ttifakı, parlak bir geçmiÅŸi onurlu bir gelecekle buluÅŸturmanın arayış ve amacıyla yeni yüzyıla hazırlanıyor. Bu meyanda siyasi çalışmalarımız istikrarlı, iddialı ve itinalı ölçülerde devam etmektedir. 14 Ekim 2023 tarihinde baÅŸladığımız “2024’e DoÄŸru, Diyar Diyar Anadolu, GeniÅŸletilmiÅŸ Bölge Ä°stiÅŸare Toplantılarımızın” 5 Kasım 2023 tarihi itibariyle 44 ilimizi kapsayacak ÅŸekilde 6’ıncısını yapmış bulunuyoruz. Elbette bundan sonra da yerimizde durmayacağız, gevÅŸemeye prim vermeyeceÄŸiz, atalete düşmeyeceÄŸiz, vatanımızın her köşesinde vatandaÅŸlarımızla kucaklaÅŸmayı azimle sürdüreceÄŸiz.
Milliyetçi Hareket Partisi, Türk milletinin temel değer ve birikimlerini yeni atılımların güç merkezi yaparak, onu ilelebet var kılacak bir büyük siyasi ve fikrî hareketin adıdır. Bu ad ve iddia, dünya var oldukça yaşamaya devam edecektir. Hiçbir engel yolumuzu kesemeyecektir. Hiçbir saldırı milletimize hizmet aşkımızı soğutamayacaktır.
Milliyetçi Hareket Partisi olarak stratejik hedeflerimizi isabetle belirledik. Siyasi mücadelede, muhalefet partilerine göre bir adım önde olmamızın esası ve sırrı da buradadır. Gündeme hâkim olmanın yanında, geliÅŸmeleri hakÅŸinas bir olgunlukla, hakiki bir fikir kuvvesiyle, hakkaniyete saygılı bir üslupla yorumlamak, tıkanmaları aÅŸmak için yeni yollar açmak baÅŸlıca gayemizdir. Hiçbir zaman çorak yere tohum ekmedik. Hiçbir zaman gölün kenarına kuyu kazmadık. Öteden beri, siyasetin doÄŸruluÄŸu kadar zamanın da doÄŸru olması gerektiÄŸine yaptığımız vurgunun özü doÄŸrusunu isterseniz bu ifadelerimde saklıdır. Ä°lkelerimizden ödün vermedik, irademizden ÅŸaÅŸmadık. Tutarlığımızdan caymadık, irfanımızdan sapmadık. Birileri gibi ülkü ve ülke sevdamızı asla ve kat’a bahis konusu yapmadık, siyasi müzayedeye bırakmadık, pazarlık malzemesi görecek kadar alçalmadık, ufalmadık, ufalanmadık. Biz milletimizin uÄŸruna varlığımızı adadık. Bir doÄŸru imanın, bin eÄŸriyi düzelteceÄŸine inandık. Ezbere bir hayatın izini takip etmedik. Eskiyle yeninin arasına sıkışıp kalmadık. FildiÅŸi kulelerde milliyetçilik taslamadık. Milletimizle iç içe olduk, milletimizle aynı hizada durduk, hülasa millet biziz, biz milletiz dedik. Siyasi muhitler arası sürekli göçenlerle, çıkarlarının gemiyle yön deÄŸiÅŸtirenlerle ne iÅŸimiz olmuÅŸ, ne de iliÅŸkimiz olacaktır. Biz bakacak yüze basmayız, bastığımız yüze de asla bakmayız. Buz üstüne bina yapıp içine girenler, ilk güneÅŸte batacaklarını peÅŸinen hesap edemeyen ahmaklardır. Terazisi çamurdan olanların dirhemi kumdandır. Ä°nancı sahte olanların iradesi kumandalıdır. Nasıl ki, bir topal pire bir gecede yedi yastık dolaşırsa, siyasi devÅŸirmeler de hiç ara vermeksizin buradan oraya savrulup duracaklardır. Kendi evindeki dolu testiyi, kendi evindeki bol tepsiyi görmeyip, baÅŸkasının avucundan damla damla su içmeye kalkanların, lokma lokma ekmek yemeye çalışanların ne kandığı, ne de doyduÄŸu vakidir. Eline aldığı kadife kılıflı hançeri saplayacak beden arayanlar, günü geldiÄŸinde aynı nankörlüğün, aynı namertliÄŸin, aynı nimet bilmezliÄŸin kurbanı olacaklarını asla unutmamalıdır.
CHP’nin 38’inci Büyük Kurultayı’nda Genel BaÅŸkanlık yarışını kaybeden Sayın Kemal KılıçdaroÄŸlu’nun, “Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım” itirafı gecikmiÅŸ, miadı geçmiÅŸ bir itiraf, beyhude bir sızlanmadır. O hançer tutan ellerin, yanına yöresine geldiÄŸinde iyilik meleÄŸi olmadığını KılıçdaroÄŸlu’nun da bilmesi gerekiyordu. Hiç kuÅŸkusuz CHP’deki Genel BaÅŸkan deÄŸiÅŸimi bizim konumuz ve gündemimiz deÄŸildir. Kurultay delegeleri kararını vermiÅŸ, bize de saygı duymak ve hayırlı olsun demek düşmüştür. Ãœzüldüğümüz husus, Atatürk’ün kurduÄŸu partinin büyük kurultayında ÅŸehitlere rahmet dilemek yerine casuslara, teröristlere, iÅŸbirlikçilere, kiralık gazetecilere selam gönderilmesidir. Kalem selamdan, selam kelamdan önce gelir. Bir selam bin hatırdır. Selam Allah’ın selamıdır, ancak teröriste selam veren sırtına ihanetin semerini vurmuÅŸ demektir. Cumhuriyet’in ve CHP’nin 100’üncü yılında, genel baÅŸkanlığa aday isimlerin kurultay salonundan terörist DemirtaÅŸ’a selam göndermesi PKK’yı selamlamaktır, kahpe pusuları selamlamaktır, kanlı saldırıları selamlamaktır, bölücülüğü selamlamaktır, melanet ve rezalete selam durmaktır.
İlk tuğla yanlış konulmuş, ilk düğme yanlış iliklenmiş, ilk adım boşluğa atılmıştır.
CHP’nin 38’inci Büyük Kurultayı’nda Kuvayı Milliye reddedilmiÅŸ, Milli Mücadele inkar edilmiÅŸ, 100 yıllık geçmiÅŸin hatıralarıyla Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün emanetleri yok sayılmıştır. Çam dalından ağıl olur mu? Elbette olmaz. Biliniz ki bu tiplerden de millete ve ülkeye hayır gelmez, gelemez, gelmeyecektir.
Biz Türk ve Türkiye Yüzyılı hedeflerini inÅŸa, imar ve ihyanın peÅŸindeyiz. Tavsiyem odur ki, hiç kimse hesap hatası yapmasın, küçülmüş siyasetçilerin zillet projelerine Türkiye’yi asla teslim etmeyeceÄŸiz. Ne esef verici bir durumdur ki, ülkesine sırt dönmüş, milletine yüz çevirmiÅŸ, milli meselelerle ihtilafa düşmüş ikiyüzlü bir muhalefet anlayışı karşımızdadır. CHP yönetimine hakim olan siyasi akıl rehinli ve hacizlidir. Bunların irtibatları ve iliÅŸki aÄŸları sancılı ve karanlıktır. CHP yönetimine diyorum ki; Selahattin DemirtaÅŸ teröristtir, HEDEP bölücüdür, siyasetteki nifak tohumu ve ayrık otudur. Osman Kavala Sorosçudur, casustur, suçludur ve cezasını çekecektir.
DeÄŸerli ArkadaÅŸlarım, 2023 ve takip eden yıllar Türkiye’nin dev gibi ayaÄŸa kalkışına sahne olacaktır. Bunu saÄŸlayacak irade Cumhur Ä°ttifakı’dır. Cumhur Ä°ttifakı, sınır ötesinde terörün başını ezen mücadeledir. Cumhur Ä°ttifakı, Ege ve DoÄŸu Akdeniz’de silah çeken ahlaksızlara milli duruÅŸ gösteren cesarettir. Cumhur Ä°ttifakı, Türkiye’ye sahip çıkan, Türk milletine hizmetkârlıkta sınır tanımayan inanmışlıktır. Cumhur Ä°ttifakı vatandır, mukaddesattın zırhıdır, mukadderatın kilididir. Bizim zillete düşürülecek bir ülkemiz yoktur. Bizim inançlarımıza sövenlere tahammülümüz yoktur. Bizim etnik ve mezhep bölücülüğü yapanlara hoÅŸgörümüz yoktur. Bizim çetelere, suç örgütlerine, emperyalizmin güdümüne girmiÅŸ muhalefet partilerine, satılmış aydınlara, kiralık kalemlere, kursağından geçen bir lokmayı bu ülkeye borçlu olup da ihanet eden ÅŸeref yoksunlarına tavizimiz olmayacaktır. Ä°kinci Dünya Savaşı’nın sonrasında, mütehakkim arzularla tesis ve tezahür eden küresel sistem çetin sınamalar eÅŸliÄŸinde çok ciddi sarsıntılar geçiriyorken hata yapma lüksümüz yoktur. CoÄŸrafyalar sert kutuplaÅŸmaların, kaynak alanı bölgesel, tesir alanı küresel nitelikli çatışmaların baskısı altındayken muhakkak surette hazırlıklı, temkinli ve uyanık olmak zorundayız. Ãœlkeler arası irtibat ve iliÅŸki aÄŸlarının üst üste darbe aldığı, Filistin’de soykırımın yapıldığı, dehÅŸet verici insanlık suçunun iÅŸlendiÄŸi bu dönemde zalimlerin karşısında mazlumların yanında durmalıyız. Çocukların katline sessiz kalamayız. Yüzü gözü kan revan içindeki bebeklerin yürek parçalayan hallerine tepkisiz duramayız. Bir halkın imhasına da göz yumamayız. Bana dokunmayan yılan bin yıl yaÅŸasın anlayışı bozuk ve bulanık bir anlayıştır. Nihayet o yılanın bir gün zehirli aÄŸzını açarak bize de dokunacağını ÅŸimdiden öngörmek mecburiyetindeyiz. Bugünkü dünya vasatında krizlerin biri biterken diÄŸeri baÅŸlamaktadır. Müesses paradigma her yanından tahrip olurken, beÅŸeriyetin barış, huzur ve güvenlik açığı tehlikeli ÅŸekilde geniÅŸlemektedir. Sözde medeni ülkelerin hepsi Gazze’deki yıkım karşısında üç maymunu oynamaktadır.
Uluslararası toplum felçli, uluslararası hukuk ayaklar altında, küresel vicdan buzlu ve sislidir. Ne var ki, önü alınamayan, kendiliÄŸinden organize olan kalabalıklar Ä°srail saldırılarını farklı baÅŸkentlerde protesto etmektedir. Ä°srail’e nefret ve lanet yaÄŸmaktadır. Masumların hayat hakları savunulmaktadır. Buna raÄŸmen Gazze havadan ve karadan gene abluka altındadır. Sivillerin yerleÅŸtiÄŸi kamplar vurulmaktadır. Hastaneler, okullar, ibadethaneler, çocuk parkları bombalanmaktadır. Gazze’de korkunç bir katliam günbegün geniÅŸleyip yaygınlaÅŸmaktadır. Bu gidiÅŸat durmazsa, bu soykırım sonlanmazsa, OrtadoÄŸu her ihtimale açık olacaktır. Silahlar derhal susmalı, ateÅŸkes saÄŸlanmalıdır. Türkiye’nin önerisi olan Uluslararası Barış Konferansı gecikmeksizin toplanmalıdır. Ä°srail ve Filistin arasında kalıcı barış için yarın bile geçtir. Daha fazla kan dökülmemelidir. Daha fazla çocuk hayattan koparılmamalıdır. Süregelen çatışmalar dinler ve medeniyetler arasında bir cepheleÅŸmeye ve silahlı mücadeleye dönüşmemelidir. Sayın CumhurbaÅŸkanımızın sabırlı, gayretli, haktan ve hakikatten yana adımları mutlaka karşılık bulmalı, taraflı tarafsız herkesçe desteklenmelidir. 5 Kasım gecesi Ankara’ya gelen ABD DışiÅŸleri Bakanı’na Türkiye Cumhuriyeti DışiÅŸleri Bakanı’nın simgesel mesajlarla birlikte Ä°srail zulmünü bir kez daha ifade etmesi bize göre son derece anlamlı ve deÄŸerlidir. Ä°srail’in barbar saldırılarına itiraz etmek herkesin, özellikle her devlet ve siyaset insanının ortak mükellefiyetidir. Filistinlileri Mısır Çölü’ne sürmek için zemin oluÅŸturan, Tevrat’tan alıntılar yapıp soysuz bir savaÅŸa gerekçe bulmaya çalışan cani zihniyetin insan ve inanç haklarını ihlal etmesi hesabı sorulması gereken bir suçtur. Bu suçun bedeli ise inÅŸallah bu dünyada ödetilecektir.
Allah indinde son din Ä°slam’dır. Dinin koruyucusu Allah’tır. Galip olan da Allah’tır. Ä°srail terörüne karşı Türkiye’nin duruÅŸu hamd olsun saÄŸlamdır.
Duamız ve desteÄŸimiz Filistinli kardeÅŸlerimize yöneliktir. Milliyetçi Hareket Partisi, Sayın CumhurbaÅŸkanımızın ve CumhurbaÅŸkanlığı Kabinesi’nin alacağı ve tatbik edeceÄŸi her karar ve politikanın sonuna kadar yanındadır.
Muhterem Arkadaşlarım, Terörizmin ablukası, ekonomik operasyonlar, hegemonya kavgaları, bölüşüm mücadeleleri, diplomatik gerilimler, siyasi oyunlar, ticaret savaşları, yayılmacı politikalar, insani dramlar çözülmeyi bekleyen liste başı sorunlardan en mühimleridir. Maalesef huzursuzluk küreselleşmektedir. Yaygın ve yoğun adaletsizlik küresel vicdanı yaralamaktadır. Açlık, yokluk ve zulüm altında çırpınan yüz milyonlarca mazlumun içler acısı durumu insanım diyen herkesi derinden sarsmaktadır. Beşeriyet istikrara ve refaha adeta susamış haldedir. Soğuk Savaş yıllarının sona ermesini takiben kurulduğu iddia edilen tek kutuplu dünya şablonu ağır hasar alarak yerini merkezkaç güçlerin öne çıktığı çok merkezli yeni bir siyasi tasarıma bırakmak üzeredir. Neo-liberalizmin haksızlık yakıtıyla yüzdürülen, pusulası ve dümeni vicdansızlık olan korsan gemi her tarafından su almaktadır. Ancak sancılı gelişmelerin ve önümüzdeki riskli yılların nasıl bir dünyanın doğumuna beşiklik yapacağı henüz cevabını bulamamış bir muamma olarak da karşımızdadır. Komşu coğrafyalarda yaşanan buhranları, kronik anlaşmazlıkları, diyaloglardaki tıkanmaları, katılaşan sosyal ve siyasal ilişkileri ana hatlarıyla gözden geçirdiğimizde milli varlığımızı ve milli bekamızı can pahasına koruma sorumluluğumuz çok daha iyi anlaşılacaktır. Artık devir değişmiştir. Köprünün altından çok sular akmıştır. Çok şükür dünyaya ümit ve huzur vaat eden bir Türk kuşağı doğmuştur. Devir artık Türk devridir.
Bu çerçevede olmak üzere, mâzi kayıtlarının aydınlığında, Anadolu mutasavvıfları arasında Ä°smail Hakkı Bursavî’nin 1725 yılında fitilini ateÅŸlediÄŸi bir damarın varlığından bahsedilmektedir. Bu manevi büyüğümüzün ÅŸu sözleri, hem tarih, hem de içerik bakımından zihinlere kazınacak önemdedir: “Âdem cennetten lisan-ı Türkî ile ‘kalk’ demekle kıyam edip çıkmıştır. Zira dünyada ahir tasarruf Türkündür. Milliyetçi Hareket Partisi olarak uluslararası iliÅŸkilerde vizyoner bir bakış ve kavrayışı esas alan “Türk KuÅŸağı: Türkiye’nin Büyük Stratejisi” isimli çalışmayı hazırlayıp kamuoyunun bilgisine sunduÄŸumuz hepinizin malumudur. Dünyanın kalbi Türk KuÅŸağı’nda atmaktadır. GeleceÄŸin yükselen gücü Türk KuÅŸağı’dır. Barış, huzur, refah, kardeÅŸlik, istikrar, adalet ve hakkaniyet Türk KuÅŸağı’nın müjdesidir. Türk Devletleri TeÅŸkilatı 10’uncu Zirvesi 3 Kasım 2023 tarihinde Kazakistan’ın baÅŸkenti Astana’da yapılmıştır. Kazakistan CumhurbaÅŸkanı Sayın Kasım Cömert Tokayev’in ev sahipliÄŸinde “Türk Devri” temasıyla Astana’da düzenlenen Zirve dünyaya müessir ve müstesna nitelikli bir mesaj vermiÅŸtir. Türkiye Cumhuriyeti’nin 100’üncü yılında, Türk ve Türkiye Yüzyılı hedefleriyle Türk Devri’nin tutuÅŸan meÅŸalesi takdir edilecek ve hürmet duyulacak bir aydınlığın habercisidir. Türk dünyasının birlik ve beraberlik ruhu her alanda kökleÅŸmeye baÅŸlamıştır. Bazı çatlak seslere raÄŸmen tarihçilerin önemli bir bölümü 16’ncı yüzyılı Türk Yüzyılı olarak tanımlamışlardı. Allah’a çok şükür önümüzdeki yüzyıl ikinci Türk Yüzyılı olacak, Türk kültür ve medeniyeti eski görkemli günlerine tekrar vasıl olacaktır.
Sayın CumhurbaÅŸkanımızın ifade ettiÄŸi gibi, dünyanın umudu Türk Devri’dir.
Yerden havaya toz kalkar, havadan yere rahmet iner, her kap kendine sızar, Türklük kıyamete kadar yaÅŸar. Millet kavramını tartışmaya açmak ve mensubiyet üzerinde kuÅŸku uyandırmak için pusuya yatanlar, Alt kimlikleri dirilterek etnisite temeline dayalı, ayrışmış bir toplum oluÅŸturmak amacıyla ortam yoklayanlar, Millete ait deÄŸerleri eleÅŸtirerek, milli tarih ve ecdadımız üzerinde tereddüt meydana getirmek için hava koklayanlar, bu yolla millet varlığından, milli kimliÄŸi zayıflamış, toplumsal bütünlüğü aşınmış ÅŸaÅŸkın yığınlar yaratmak için fırsat kollayanlar Türk Devri’nde tasfiye edileceklerdir. Haksızlıklar karşısında sinmek ve suskun kalmak Türklüğe yabancıdır. Mazlumlara sırt dönmek mertliÄŸin ve Türklüğün kitabında yazmayan acizliktir. Büyük bir Türk milliyetçisi olan Vani Mehmet Efendi 17’nci yüzyılda demiÅŸti ki: “Türkler, Kuran’da sözü edilen Zülkarneyn’in OÄŸuz Han olduÄŸunu söylerler ki, bu konuda kuÅŸkuya neden olacak hiçbir ÅŸaibeli nokta yoktur.” Kehf Suresi’nin 86’ıncı ayetinin tefsirinde; Cenab-ı Allah’ın Zülkarneyn’i yeryüzünde güç, kuvvet, ilim, irfan, her türlü maddi ve manevi imkana sahip bir lider kıldığı anlatılmaktadır. Yüce Kitabımızdaki ilahi hüküm aynısıyla ÅŸudur: “Nihayet güneÅŸin battığı yere varınca, güneÅŸi kopkoyu bir suda batıyormuÅŸ gibi gördü. Orada bir topluluÄŸa rastladı. “Ey Zülkarneyn! Onları ister cezalandır ister onlara karşı iyi davran!” dedik.
CHP kongresinde teröristlere selam verilsin, bizim de selamımız Türk ve İslam yurtlarına gitsin.
Onlar hainleri selamlasın, biz Türk Devri’ni gururla, onurla, heyecanla, bahtiyarlıkla ve ayakta hep birlikte selamlayalım. Türk Devri’nin mimarları Sayın CumhurbaÅŸkanımız baÅŸta olmak üzere, Özbekistan CumhurbaÅŸkanına, Kazakistan CumhurbaÅŸkanına, Azerbaycan CumhurbaÅŸkanına, Kırgızistan CumhurbaÅŸkanına, gözlemci ülkeler olan Türkmenistan CumhurbaÅŸkanı ile Macaristan BaÅŸbakanına en derin şükran hislerimle teÅŸekkür ediyorum. Kıbrıs Türk Devleti’nin önümüzdeki Türk Devletleri TeÅŸkilatı Zirvesi’nde gözlemci üye statüsüyle yer alacağına inanıyor, 3 Kasım Astana Zirvesi’nin Türk milletine ve Türk devletlerine hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.
DeÄŸerli Milletvekilleri, Önümüzdeki Cuma günü, yani 10 Kasım’da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ebediyete irtihalinin 85’inci yıldönümünü anacağız. Ölüm raporunu imzalayan dokuz tıp profesörünün aynen dediÄŸi ÅŸuydu: “10 Kasım 1938 PerÅŸembe sabahı, saat dokuzu beÅŸ geçe, muazzez ve büyük hasta terk-i hayat eylemiÅŸtir.” Aziz Atatürk fani bir insandır, ömrü hem sayılı hem de sınırlıdır. Fakat geride bıraktığı muhteÅŸem eserleri, muazzam emanetleri, müstesna hizmetleri, muhterem mücadeleleri maÅŸeri vicdanda, milli hafızada ebediyen varlık hükmünü koruyacaktır. "Bir arada ve bağımsız olarak yaÅŸama azim ve iradesi kırılmadıkça bir milletin asla yok edilemeyeceÄŸini” herkese ispat ederek mazlum milletlerin istiklal mücadelelerine örnek olan Atatürk’ü yüzyılın dehası yapan özelliklerinin başında, "kuvvetli öngörüsü” gelmektedir. Atatürk, Türk milletinin varlığına kast eden her türlü sinsi tertibin farkına vararak onları deÅŸifre etmiÅŸ, milleti uyandırmış, Türk milletinin yolunu aydınlatmıştır. Her alanda bağımsız olmayı esas alan, milli menfaatlerden taviz vermeyen, baskıya, dayatmaya, esarete karşı geri adım atmayan bir politika izlemiÅŸ, tüm dünyanın Türkiye’ye gıptayla bakmasına neden olmuÅŸtur. O, Türk milletinin tarihi ve milli ortak deÄŸeridir. Atatürk’ün kurtuluÅŸ mücadelesini verdiÄŸi zorlu dönemde yaÅŸananlar her Türk vatandaşının çok iyi öğrenmesi ve ibret alması gereken bir dönemdir. Çünkü Büyük Atatürk’ün de dediÄŸi gibi, Türk milletinin; "Åžahsi menfaatlerini düşmanların siyasi emelleriyle birleÅŸtirebilecek gafillerin ihanetleriyle” her zaman karşılaÅŸması mümkündür. Atatürk; bir yandan Türk milletinin kendine olan güvenini, var olma kararlılığını güçlendirirken; diÄŸer yandan da milletin arasına nifak sokan art niyetlilerle mücadeleye öncelik vermiÅŸtir. Bu nedenle; "Türk milletinin gurur duyduÄŸu, feyiz aldığı deÄŸerleri yıpratarak güven duygusunu yok etmek isteyenlerin” hedeflerinden biri de Atatürk olmuÅŸtur. Selanik’teki pembe boyalı evin ikinci katındaki ocaklı odada doÄŸan, 57 yıllık bir hayata devasa bir tarihi sığdırıp Ä°stanbul Dolmabahçe’de rahmeti rahmana kavuÅŸan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü Türk nesilleri her daim saygıyla hatırlayacaktır.
10 Kasım esasen bir matem günü deÄŸil, Aziz Atatürk’ü idrak vesilesi, düşüncelerini ifade vetiresi, eserlerini muhasebe veçhesi, Cumhuriyet’i öncesi ve sonrasıyla kavrama vefasıdır. Bizatihi dile getirdiÄŸi ÅŸu sözleri bizim için paha biçilemez deÄŸerdedir: “Benim hayatta yegâne fahrim, servetim Türklükten baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir.” Türklüğün medeni vasfı ve büyük medeni kabiliyetinin, bundan sonraki inkiÅŸafı ile istikbalin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneÅŸ gibi doÄŸacağından şüphe duymuyordu. Devamında aynen dediÄŸi ÅŸuydu: “Bu söylediklerim hakikat olduÄŸu gün, dileÄŸim ÅŸudur: Beni hatırlayınız.” Elbette her zaman hatırlayacağız, her ortamda da hatırlatacağız. Milli Mücadele’nin Lideri, Türkiye Cumhuriyeti’nin banisi, ilk CumhurbaÅŸkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü vefatının 85’inci yıl dönümünde saygıyla, minnetle, rahmetle anıyorum. Türk milleti hiçbir güce eÄŸilmeyecek, vatan evlatlarının özündeki cevheri ortaya çıkartarak ÅŸer odaklarının heveslerini kursaklarında bırakacaktır. Bu vesileyle KurtuluÅŸ Savaşı’nın isimli isimsiz nice kahramanına, ÅŸehitlerimize, elleri öpülesi ceddimize de Allah’tan rahmetler niyaz ediyor, aziz hatıraları önünde tazimle eÄŸiliyorum. Sözlerime son verirken siz deÄŸerli milletvekili arkadaÅŸlarımı ve muhterem misafirleri bir kez daha saygıyla selamlıyor, baÅŸarılarla dolu bir hafta geçirmenizi diliyorum.
SaÄŸ olun, var olun, Cenab-ı Allah’a emanet olun diyorum.